1 KASIM 1928 | İç: | Harf İnkılabı Türkler, İslam ile şereflendikten sonra kullanmaya başladıkları Arap alfabesini, bin yıldan daha fazla bir süre kullandı. 1850'li yıllarda Ahmet Cevdet Paşa ile Münif Paşa gibi isimler alfabe değişimini dile getirmişlerdir. Münif Paşa (daha sonra Maarif Vekili), azası olduğu "Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye"de 12 Mayıs 1862'de verdiği bir konferansta alfabe konusundaki görüşlerini dikkate alan bazı dilciler, harfler hakkında ıslahat hareketinin başlangıcı olarak bu nutku kabul etmektedir. 19. yüzyılın sonlarında Arap alfabesinin ıslahı tartışmalarına Namık Kemal, Ali Suavi ve Şemsettin Sami de katılmıştır. Arap yazısı ile Osmanlı Türkçesinin uyumsuzluğuna ilk kez değinen ve Arap yazısının (alfabesinin) Türkçeye uygun olmadığını ilk olarak ifade eden aydın Ziya Gökalp'tir. 1850'lerden sonra, yaygın olmamakla birlikte, Batılı tarzda açılan yeni okullarda, hariciye ile dış elçiliklerde ve bankacılıkta, bürokraside ve diplomaside Lâtin harfleri Osmanlı topraklarında hayat bulmaya başlamıştır. Osmanlı Alfabesi'nin güncellenmesini talep edenler, bu alfabenin Türkçe'deki ünlü sesleri ifade etmede yetersiz kaldığını söylüyordu. Bu sebeple kaynaklanan yazım sorunlarıyla basılan kitapların artmasıyla beraber daha çok karşılaşıldı. 1870'li yıllarda başlayan Türkçe Sözlük çalışmaları da bu konuları daha çok tartışılır hale getirdi. Dünya üzerinde ki Türk Halklarının ortak bir alfabe kullanması düşüncesinin kabul edilmesiyle birlikte; 1926'da Bakü'de toplanmış olan SSCB 1.Türkoloji Kongresi, SSCB'de konuşulan bütün Türk dillerinin Latin alfabesi ile yazılması kararını almıştı; "Birleştirilmiş Yeni Türk Alfabesi (Yanalif) adıyla yeni bir alfabe hazırlanıp yayınlanmış ve bu karar birkaç yıl içinde uygulamaya konulmuştur. 1927'de Azerbaycan ve Karaçay-Balkar bölgesinde bulunan Türkler, Lâtin alfabesini Türkiye'den daha önce kabul etmişlerdir. Sovyetlerdeki Türk halkları, Türkiye'de yaşanan Harf Devriminden sonra Lâtin alfabesine hızla geçmiştir. 1928'de Nogay'lar, 1929'da Kırım, 1928'de Özbekistan, 1930'da Kafkasya'da Kumuklar Lâtin harflerini kullanılmaya başlamışlardır. 20. Yüzyılda Lâtin alfabesi Türk dilleri konuşanların genel alfabesi olmuştur. Ancak Komünist Rusya, Türkler arasında oluşan bu alfabe birliğinden rahatsız olmuştur. 8 Ocak 1928'de Mahmut Esat Ankara Türk Ocağında, Türk Harfleri hakkında bir konferans vermiş, 24 Mayıs 1928'de de Lâtin rakamları "Türk rakamları" olarak kabul edilmiştir. Mayıs 1928'de Bakanlar Kurulu kararıyla oluşturulan dil encümeni de (Alfabe komisyonu), Lâtin alfabesine geçişle ilgili çalışmalarına hemen başlamıştır. M.Kemalin 8 Ağustos 1928 günü Cumhuriyet Halk Partisi tarafından tertiplenen halka açık eğlence toplantısında yaptığı açıklamalar aslında harf konusunda tüm çalışmaların sona erdiği ve artık harekete geçme zamanının geldiğinin bir resmi olmuştur. M.Kemal yeni alfabeyi Ağustos ve Eylül 1928'de birçok ilde halka tanıttı. Bu esnada bazı yeni eklentiler de alfabeye eklendi. 8 - 25 Ekim 1928 tarihlerinde tüm resmi görevliler yeni Türk Alfabesi sınavına tabi tutuldu. Latin harflerinin kullanıldığı Türk alfabesi, 1 Kasım 1928 tarihinde resmi olarak yürürlüğe girmiştir. |
Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenmiştir.